Uzun yolculuk yapan insanların yüzünde ki o ifadeye benzettim bu sabah aynada ki yansımamı, garip geldi ilk başta sonradan farkına vardım senden gitmiş olmak dünyanda yapılabilecek en uzun seyahatti belki yada senin benden gitmiş olman artık hangisi doğru olan bilemiyorum.
En zoru da sabahları güne başlamak oluyor biliyor musun ? Tekrar o gücü kendide bulmak...
O artık yok.. Hadi uyan...
İnsan bazı şeylere bakamaz ya hani, kimisi kanlı bir görüntüye, kimisi derin boşluklara... Ben aynada kendime bakamıyorum artık. Ne zaman baksam seni görüyorum kendi suretim de, ne zaman bana baksam aslında bize bakıyormuşum gibi geliyor.
Gittin...
En kolay olanıdır gitmek! Gitmek hiçbir şeyi bitirmez. Aksine durdurur yada yaşar gibi her şey. Gidene değil, kalana yoldaş anıları vardır, ayrıntıları vardır aşkın en gerisinde. Gittiğimi çok sonra anlayacaksın. Şimdi uğurluyorsan, sende kalan yanlarıma güvendiğin içindir.
Bir gidişinin bir de gülüşünün tarifi yok, Tarif edersem eskitirler içindeki çocuğu.Sana bakmak böyle dimdik sana bakmak... Bir dinden bin ayet okumak gibi. Kudüs gibi.
23 Mayıs 2014 Cuma
16 Mayıs 2014 Cuma
GİTTİN!
Sen gittin kokun odamda bir yerlerde hala, bazı geceler kokunu ciğerlerimde hissedebiliyorum. Fazda uzağa gitmiş olamazsın ruhun hala bu kadar sıcakken
Küçükken tek başıma yatamazdım, annem ben korkmayım diye bir hikaye anlatmıştı.
Her iki omzumuzda da birer melek olurmuş geceleri biz uyurken soldaki bizi korur ve dua edermiş tanrıya, sağ taraftaki ise günahlarımızı sevaplarımızı yazarmış.
Çocuk aklı işte hiç sol omzuma yatamazdım ben küçükken, melek ezilir bir şey olur da beni koruyamaz diye, hep sağıma yatardım, uyumadan önce sol omzuma öpücük kondururdum aklımca meleğime iyi geceler diliyorum işte...
Sol omuzundan öpüyorum...
Artık yoksun;
Gittin, belkide sen bana gitmek için gelmiştin...
Bir çiçeğin güzelliğini veren köküdür. O sevdiğin renklerini kökünden alır. Ama hiçbir çiçeğin kökü aklımıza gelmez. Ve hiç kimse çiçeklerin köklerini sevmez. Aşkta da bu böyle... Sadece yapraklarım da kalmamalıydın, köklerime de inmeliydin, onları da sevmeliydin. Çirkin olsalar bile beni ben yapan onlardı çünkü. Keşke yapraklarımı öperken, köklerimi de sulasaydın böyle sararıp solmazdım.
Unutma, Geç yağan yağmurlar hayat vermez kurumuş çiçeklere...
GİTTİN!
Bak bir masal nasıl sığıyor bir kelimeye...
Küçükken tek başıma yatamazdım, annem ben korkmayım diye bir hikaye anlatmıştı.
Her iki omzumuzda da birer melek olurmuş geceleri biz uyurken soldaki bizi korur ve dua edermiş tanrıya, sağ taraftaki ise günahlarımızı sevaplarımızı yazarmış.
Çocuk aklı işte hiç sol omzuma yatamazdım ben küçükken, melek ezilir bir şey olur da beni koruyamaz diye, hep sağıma yatardım, uyumadan önce sol omzuma öpücük kondururdum aklımca meleğime iyi geceler diliyorum işte...
Sol omuzundan öpüyorum...
Artık yoksun;
Gittin, belkide sen bana gitmek için gelmiştin...
Bir çiçeğin güzelliğini veren köküdür. O sevdiğin renklerini kökünden alır. Ama hiçbir çiçeğin kökü aklımıza gelmez. Ve hiç kimse çiçeklerin köklerini sevmez. Aşkta da bu böyle... Sadece yapraklarım da kalmamalıydın, köklerime de inmeliydin, onları da sevmeliydin. Çirkin olsalar bile beni ben yapan onlardı çünkü. Keşke yapraklarımı öperken, köklerimi de sulasaydın böyle sararıp solmazdım.
Unutma, Geç yağan yağmurlar hayat vermez kurumuş çiçeklere...
GİTTİN!
Bak bir masal nasıl sığıyor bir kelimeye...
4 Mayıs 2014 Pazar
Her Temas İz Bırakır
Seni sevmeyi özledim de seni özlemeyi pek sevemedim, bilmem senin özlediğin yada özlemekten kaçtığın şeyler var mı ?
Artık sabahları uyandığımda ağzımda acımsı bir tatla uyanıyorum böyle kireç gibi derler ya aynen öyle oluyor, ağzımın tadı gibi hayatta bir tatsız oldu bu sıralar..
Alışılan her şey tatsız, içi boş olurmuş zaten.
Arkadaşlarım artık eskisi gibi olmadığımı söylüyorlar, aslında çok doğru değil mi eskiden sen vardın artık sen yoksun, nasıl eskisi gibi olmamı bekleyebilirler ki ?
Yağmura karşı başı dik yürümek, hayata karşı bir duruştur. Sensizliğin kıyısında dalgalar o kadar çok sert karaya vurur oldu ki su almaya başladım bir yanım bırak batsın senide bir dalga alır götürür diyor, ama bu kıyıda geçen anılarımız o kadar güçlü ki bırakmak şöyle dursun gözlerimi ayıramıyorum.
Belkide bu son seferi gönlümün ya gider dönerim altı aya yada alabora olurum kim bilir..
Bir şeylerin yaşaması için, bazı şeylerin ölmesine izin vermek gerekir.
Öldüm mü ? Ölüyor muyum, Yoksa tekrar yaşamaya mı başladım senden sonra anlatması oldukça güç.
Annemin yemeklerinin tadı bile eskisi gibi değil senden sonra, ki o yemekler senden de eski oysa..
Her temas iz bırakır biliyorsun
Nasıl temas ettiysen izlerin hala kanıyor
Ve
İzlerin geçmesin diye bıraktığın yaraları hala kanatmaya devam ediyorum.
Artık sabahları uyandığımda ağzımda acımsı bir tatla uyanıyorum böyle kireç gibi derler ya aynen öyle oluyor, ağzımın tadı gibi hayatta bir tatsız oldu bu sıralar..
Alışılan her şey tatsız, içi boş olurmuş zaten.
Arkadaşlarım artık eskisi gibi olmadığımı söylüyorlar, aslında çok doğru değil mi eskiden sen vardın artık sen yoksun, nasıl eskisi gibi olmamı bekleyebilirler ki ?
Yağmura karşı başı dik yürümek, hayata karşı bir duruştur. Sensizliğin kıyısında dalgalar o kadar çok sert karaya vurur oldu ki su almaya başladım bir yanım bırak batsın senide bir dalga alır götürür diyor, ama bu kıyıda geçen anılarımız o kadar güçlü ki bırakmak şöyle dursun gözlerimi ayıramıyorum.
Belkide bu son seferi gönlümün ya gider dönerim altı aya yada alabora olurum kim bilir..
Bir şeylerin yaşaması için, bazı şeylerin ölmesine izin vermek gerekir.
Öldüm mü ? Ölüyor muyum, Yoksa tekrar yaşamaya mı başladım senden sonra anlatması oldukça güç.
Annemin yemeklerinin tadı bile eskisi gibi değil senden sonra, ki o yemekler senden de eski oysa..
Her temas iz bırakır biliyorsun
Nasıl temas ettiysen izlerin hala kanıyor
Ve
İzlerin geçmesin diye bıraktığın yaraları hala kanatmaya devam ediyorum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)