18 Aralık 2013 Çarşamba

O An Bir Daha Yaşanmayacak…



Gözlerim ne zaman bir yere dalsa o an aklıma sen geliyorsun bir yere on saniyeden fazla bakamıyorum. Herkeste her şeyde, baktığım bir manzarada kurduğum hayallerde ne işin var zamanla beraber seninde gitmen gerekmiyor muydu? Neden hala sıcaksın? Zamanla her yokluğa alışıyor da insan bu yokluğu kabullenemiyor.

O kadar ağır ki bıraktığın bu yük, omuzlarım artık kaldırmıyor bana bıraktıklarını tek bir celsede bu yükü boşalta bilmeyi istiyorum, bu kamburları atmak o kadar zor ki benden bir parça oldu hepsi, senden bana yapışan hayatımın her yerine tutunan bu sendenler aynı kör bir insanın rüyasında renkleri görmesi gibi acı veriyor bana.

İnsan bazı şeyleri çok özler, ilerde tekrar yapacağından emin yaşar ya hani, bilir o anın tekrar geleceğini, bilir istediği şeyin olacağını , biz diye bir şeyin tekrar olmayacağının farkına vardığım gün benden bir şeylerin gittiği gündü biliyor musun. Hayalinden bile kaçtığım sensizliğin artık hayatımın tam ortasında olduğunu fark ettiğim o an her bir hücreme sensizliğin girdiği o soğuk ve karanlık anda ben bir şeyleri kaybettim bu hayatta beni benim önümde yerle bir ettim.

Şimdi ister pişman ol, istersen yaptıklarının hala arkasında dur.. Bu defa o kadar bencilceydi ki, o kadar kırıcı, o kadar yorucu oldu ki kabullendim ayrılığı..
Ne kadar da yorulmuşum, yıpranmışım meğer yeni yeni fark ediyorum. İnan üzülmek bile gelmiyor içimden.

Eskisi gibi beceremiyorum…

Bir fotoğraf var, saklıyorum. Kitaplıkta kimsenin okumak istemeyeceğinden emin olduğum bir kitabın içinde. 239. sayfada duruyor. Ne zaman çok özlesem elim hemen 239.sayfayı buluyor. önce fotoğrafına bakıyorum sonra o sayfada altını çizdiğim " onu görüp de şeytanın vaktiyle bir melek olduğunu hatırlamamak imkansızdı" cümlesine.

Yokluğumu anlaman zaman alacak sevgili

Ve


Sen en çok adını benden duymayı özleyeceksin…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.