29 Ocak 2014 Çarşamba

Gülüşüne Hayran Kaldığım

Bir kız sevmiştim, gülüşüne hayran kaldığım...

Hiç yaşanmamış anılar birikiyor içimde, belkide hiç yaşanmaması gereken şeylerdi adını koyamıyorum çok karışığım...

Geçmişle yüzleşmemek için yeni birilerilerini koyuyorum kalan boşluklarıma, sahte gülücükler atıyorum, kahkahalarıma ben bile üzülüyorum bazen. 

Bir kız sevmiştim, gülüşüne hayran kaldığım...

Yatağın köşesinde seni özlemek çok sancılı bilmem farkında mısın ? Geceleri uyumak için ya başka tenler kullanır oldum yada kendimi gün içinde yorup uyuduğumu bile hatırlamamak için elimden geleni yapıyorum şu sıralar. Seni unutmak için hayatımı bozuk para gibi harcıyorum haberin yok...

Bekliyorum... biri gelecek, kafamda kurduğum o kadın beni arıyor bir yerlerde onun sen olmadığına inandırdım kendimi de ya senin için doğru adam bensem ne olacak ? burada bile senin için üzüle bilen bir adam var.

Tanrı insanları ilk yarattığında çift başlı, çift kol ve bacaklı yaratmış. Ancak zamanla kavga etmeye başlayan insanları tanrı ortadan ikiye bölmüş. Artık tek kafamız çift kol ve bacaklarımız kalmış şuan ki halimiz gibi. Ve çiftleri kavga etmesinler diye birbirlerinden çok uzaklara göndermiş. O günden beri kişi çiftini yani kendisi için doğru insanı arar olmuş bir tek ruh eşi olurmuş her insanın...

Ye benim ruh eşim sensen...

Hoşçakal Sevgili... Ben son vedanın adını ELVEDA koydum...

2 Ocak 2014 Perşembe

Çok Soğuk...

Çığlık atarak uyanamamıştım hiç, Taki bu sabaha kadar. Alabildiğine sis var gözlerim seni arıyor, sesim sana çıkıyor ağzımdan boşluğa doğru, Kulaklarım seni soruyor karanlığa gözlerim seni hissedemiyor artık, Çöküyorum dibe doğru 

Çok Soğuk...

Çırpındıkça daha derinler alıyor beni, sanki bir şeyler artık vazgeç dercesine çekiyor beni sana ait olan her şeyden, gülüşünden, kokundan, dokunuşundan

Çok Soğuk...

Bir an kurtuldum zannediyorum, O bir anlık umut yeniden doğmuşcasına içimi saran o heyecan.. Rüzgar hiç bu kadar tenime yakışmamıştı, teninin tenime değişini anımsattı o kısa zaman... Ama çok kısaydı tekrar dibe çöküş kendini gösterene kadar...

Çok Soğuk...

Işık yok, ses yok, sessizlik bile çok ıssız artık karanlık bile böylesine amansız olmamıştı, nefes alamıyorum, sımsıkı tutmuşum seni içimde seni nefes versem sanki içimden çıkıp gideceksin. Dayanamıyorum sende artık gitmek istercesine hırpalıyorsun beni...

Çok Soğuk...

Ciğerlerim isyan ediyor nefes almam lazım, boğuluyorum su çok karanlık, amansız ucu sonu yok inan. Çırpındıkça batıyorum sensizliğe seni arama çabalarım hep boşa çıkıyor her seferinde daha karanlık daha sessiz daha sensiz... Ciğerlerime seni çekmem lazım ama her nefes alışımda sensizlik öyle yakıyor ki ciğerlerimi ; hücrelerim seni ararken o tuzlu su öyle yakıyor ki bedeni mi, seni ararken bulduklarım ve beraberinde gelen sensizlik... Çabalarımın sonu sana varmıyor, varamıyor belkide hiç varamayacak...

Çok Soğuk... 

Güven, tıpkı gönül gibi camdan bir saraydır ey sevgili! Bir kere kırılmaya görsün her bir zerresi insanın kalbine saplanır. Öğrendim ki gözlerimin içine baka baka söz verirken aramızda sır olmadığını söylerken dahi benden sakladıkların varmış. Unutma! cehennem dediğinin dalı, ateşi yoktur. Herkes kendi ateşini yanında götürür. Kendi ellerinle inşa ettiğin sevgi ve güvenimi kendi ellerinle yıktın. Ey Sevgili! Bir sevgilinin kalbinden bir diğerine kalbine bir ırmak akar. Sen o suyu bulandırdın, kuruttun. 

Bundan böyle bil ki ne ben sana güvenirim nede sen bana söz verebilirsin.